Loading...

Allah’ı Arayan İnsan: Hz. İbrahim


Allah’ı Arayan İnsan: Hz. İbrahim

Allah, insanlara doğru yolu göstermesi için birçok peygamber göndermiştir. Hz. İbrahim Kur’an’da hayatı genişçe anlatılan peygamberlerden biridir. Hz. İbrahim’in peygamber olarak görevlendirildiği toplum, güneşe, aya, yıldızlara ve kendi elleriyle yaptıkları putlara tanrı diye tapıyordu.
Hz. İbrahim, peygamber olmadan önce bir gece gökyüzündeki yıldızlara ve aya bakarak, “Nasıl oluyor da insanlar bunlara tanrı diye tapıyor?” diye düşündü. Geceleri ışıl ışıl parlayan yıldızlar ve gökyüzünün güzel süsü olan ay, gündüz olunca kayboluyordu. “Bir görünüp bir kaybolan ay ve yıldızlar benim Rabb’im olamaz.” dedi.
Sürekli düşünüyordu. Bir sabah alaca karanlıkta kalktı ve güneşin doğuşunu seyretti.
Gün boyunca güneşi izleyip durdu. Güneş akşamüzeri sessizce süzülerek kayboldu. İbrahim, güneşin de insanların Rabb’i olamayacağını düşündü. İnsanları anlamakta güçlük çekiyordu. Her şeyi; insanları, güneşi, ayı, yıldızları yaratan ve varlığı sonsuz olan yüce bir yaratıcı olmalıydı. Günlerce bunları düşündü. Sonunda evrenin yaratıcısı olan Allah’a inandığını açıkladı.
Hz. İbrahim’in babası da puta tapıyordu. Bu duruma çok üzülen İbrahim, bir gün babasını, “Babacığım, işitmeyen, görmeyen ve sana hiçbir faydası olmayan bu putlara neden tapıyorsun?” diyerek uyardı. Bu duruma çok kızan babası, İbrahim’i yanından uzaklaştırdı.
İbrahim Peygamber, halkına bıkmadan usanmadan yalnızca bir olan Allah’a inanmaları ve ona ibadet etmeleri gerektiğini anlattı.

Hz. İbrahim’in yaşadığı ülkenin kralı Nemrut adında biriydi. Hz. İbrahim bir gün Nemrut’a giderek onu Allah’a inanmaya çağırdı.
Nemrut kendini beğenmiş bir tavırla,
—Bu ülkenin tanrısı benim. Senin tanrın da kim? dedi.
İbrahim,
—Benim Rabb’im Allah’tır. O öldürür ve yeniden diriltir, deyince,
Nemrut,
— Ben de öldürür ve diriltirim, dedi. (Nemrut iki mahkûmu yanına çağırtarak birini öldürtmüş ve diğerini de serbest bırakarak güya kendisinin hem öldürmeye hem de diriltmeye gücü yettiğini ispatlamaya çalışmıştı.)
İbrahim,
— Allah güneşi doğudan getiriyor, sen de batıdan getirsene? dedi.
Nemrut bu sözler üzerine şaşırıp kaldı. Ne diyeceğini bilemedi. Ancak yine de Allah’a inanmadı.

Ateşte Gül Bahçesi

Hz. İbrahim sürekli halkına putlara tapmanın tutarsızlığını anlatmaya çalıştı. Ancak halkı Hz. İbrahim’in sözlerini anlamıyor veya anlamak istemiyordu. Hz. İbrahim halkını daha farklı yöntemlerle uyarmaya devam etti. Hz. İbrahim’in yaşadığı şehirde putların bulunduğu büyük bir tapınak vardı. İnsanlar buraya gelerek putlara hediyeler sunar ve onlara dileklerini yerine getirmeleri için dua ederlerdi. Bir bayram günü bütün halk eğlenceye daldığı bir vakitte İbrahim Peygamber gizlice tapınağa girdi. Elindeki baltayla büyük put hariç, bütün putları bir bir kırdı. Sonunda baltayı büyük putun boynuna asarak kimseye görünmeden tapınaktan ayrıldı. İnsanlar geri döndüğünde putların kırıldığını görünce dehşete kapıldılar. Hz. İbrahim’in putlara inanmadığını bildikleri için ondan şüphelendiler. Hemen onu tapınağa çağırıp putları kimin kırdığını sordular. Bu durum Kur’an-ı Kerim’de şöyle anlatılır: “Belki onu şu büyükleri yapmıştır, konuşabiliyorlarsa onlara sorun, dedi. Bunun üzerine, kendi vicdanlarına dönüp (kendi kendilerine) ‘Zalimler sizlersiniz, sizler!’ dediler. Sonra tekrar eski inanç ve tartışmalarına döndüler ve ‘Sen de bilirsin ki bu putlar konuşamaz.’ diye karşılık verdiler. Hz. İbrahim, ‘Peki o hâlde ne diye Allah’ı bırakıp da size hiçbir faydası ve zararı dokunmayan bu cansız varlıklara tapıyorsunuz. Size de Allah’ı bırakıp taptıklarınıza da yazıklar olsun! Hâlâ akıllanmayacak mısınız?’ dedi.”
Dönemin kralı Nemrut, verecek bir cevap bulamadı. Etrafında bulunan kişilerden bazıları, “Eğer iş yapacaksanız, onu yakın da tanrılarınıza yardım edin!” dediler.
Sonunda kocaman bir ateş yaktılar. Peygamberi de alev alev yanan ateşin ortasına attılar. Herkes nefesini tutmuş olanları izliyordu. Ateş bir anda gül bahçesine dönüverdi. Çünkü Allah, “Ey ateş! ‘İbrahim için serinlik ve esenlik ol!’ dedik.”3 buyurarak ateşe Hz. İbrahim’i yakmamasını emretmişti. Her şeyi yakan ateş, Hz. İbrahim’e serin bir gül bahçesi olmuştu. Hz. İbrahim bu mucize karşısında Allah’a yürekten teşekkür etti.